Ridvan Kir Hummet

Din Görevlisi - Mevlidhan

Yazar - Köşe Yazarı

Şair

Radyo Sunucusu

Program Yapımcısı

Ridvan Kir Hummet

Din Görevlisi - Mevlidhan

Yazar - Köşe Yazarı

Şair

Radyo Sunucusu

Program Yapımcısı

Blog Post

KAHVE TADINDA / 5 HAZİRAN CUMARTESİ 2021 / PERİSKOPİO

5 Haziran 2021 Yazılar

  Değerli okuyucularım ,kısa bir bayram arasından sonra bizleri tekrar kavuşturan rabbimize hamdü senalar olsun. Peygamber efendimize salat ve selam olsun.

     Zaman denilen girdapta ,akrep ile yelkovanın birbirini kovaladığı gibi kovalıyoruz hayatı…

     İster kovalama bahanesine sığınalım ,ister zamana yetişmek için hırsla birbirini geçme çabalarına değinelim…

     Sonuçta her ne olursa olsun ,dinlenmek yok ,oturup soluklanmak yok , ve belki de şu sahte dünyada huzur bulup rahat edecek bir dakikamız bile yok…

     Çocuksu ruhumuzun çılgınlığını ve hiperaktif yaşam mücadelemizi mi kaybettik acaba ?

     Hep bir şeylere yetişme ,bir şeyleri hayatımızı düzene koyup yetiştirme derdine düşüp ,o bahaneye sığıyoruz. Ruhumuzla birlikte rabbimize sığınamıyoruz. Ruhumuzun huzurunu ,kalbimizin sesini bile kaybettik belki de…

     Mağrur bir hüzünle bahanelere sığınıyoruz. Yaratıldığımız toprağın üzerinde  gündelik koşuşturmalarımızla boğuşurken ,bastığımız toprağın altına gireceğimizi hatırlayamıyoruz ,veya hatırlamak istemiyoruz… Belki de hatırlamaktan ,hatırlatılmasından ve hatırlatan seslere kulak kabartmaktan kaçıyoruz ,çekiniyoruz… Belki de hazır olamamaktan korkuyoruz…

     Değerli dostlar ,iki mevsimdir bizi bizden alan ve değerlerimize değer katan. Bazen mutluluktan havalara uçuran ,bazen de hüzünlü esrarengiz havasıyla yüreğimizi yaralayan. 

     İlkbahar ve sonbahar ,iki kelime ,8 harf ve iki hece…

Birisi ilkleri hatırlatır ,yaşamak istediklerimizi ve yaşanmışlıkları. Umutları ,istekleri ve dilekleri. O kadar çok şey var ki listemizde ,planlamalarımızda… Kelimeleri sıralamazsak anlatılmayan ,yazmaya kalktığımızda ise kelime girdaplarından kurtulup çıkmak için yol bulunamayan …

     Kısacası her şeyin ilki önemli ,fakat her ilk mutlu etmez ,ağır yükümlülükleri vardır bazen. Doğum gibi mesela ,hayat yükü vardır ve de insanlar vardır katlanılması gereken. İlk aşklar ve ilk ayrılıklar acıtır mesela ,çok sevdiğiniz en yakınlarınızdan birinin ilk ölümü yüreğinizi paramparça eder mesela ,sevdiğiniz birisinden duyduğunuz kırıcı bir söz veya bir cümle enkazlara gömer sizi… Hani derler ya bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçemiyoruz diye… İşte o bardakta diretmenin bir anlamı yok..! O yüzden düzelemiyoruz ve hayatımıza yön veremiyoruz ya ,herkesi düzeltmeye çalıştıkça kendi huzurumuzu bozuyoruz… Etrafımızdakilere bir şeyler öğretmeye çalıştıkça ,hayat bize acı tecrübesini öğretiyor..!

     Değerli dostlar ,bütün bunların bittiğini sandığımız ve umduğumuz an ,aslında sona yaklaştığımızı farkettiğimiz andır. Sonbahar değilmidir aşkların ölümü ,sevgilerin katli ,güvenin istismar edildiği son demi ,bir yanımız yaprak dökerken bir yanımız topraktadır zaten…Aynen ölüm gibi… Her şeyden bizde var ,bizden bize dair hiçbir şey yok… Filmlerin son sahnesi ,perde iner ve sonraki baharlara bıraktığımız yaşanmamış ilklerin veya yaşanılması umulan ilk ve hatalardan ders çıkarılan yeniden yaşanılması umulan yeniliklerin ,yine yaşanılamadan temizlemeyi ertelemek için tozu halının altına savurup ,zamana set çektiğimiz gibi…

     Değerli dostlar ,güzel konulara değinmeye devam edeceğiz inşallah… Biraz hayatın içinden ,kalplere dokunarak ve biraz da KAHVE TADINDA …

     Haftaya görüşmek dileğiyle Allaha emanet olun…!

Write a comment